Through the Arc of the Rainforest [Yağmur Ormanının Ötesinde] (1990)

Cem İnci

1990 yılında yayınlanan, Through the Arc of the Rainforest [Yağmur Ormanının Ötesinde] adlı eser, Asyalı-Amerikalı yazar Karen Tei Yamashita’nın ilk roman türündeki eseri olma özelliğini taşıyor. Yamashita bu eserini Brezilya’da 9 yıl geçirdikten ve Amerika’ya geri döndükten sonra yazmaya başlamış. Yamashita’nın bu eserinin en önemli ve dikkat çeken özelliklerinden biri “büyülü gerçeklik” adı verilen edebi kurgu türünün ve yazım tekniğinin bir örneği olmasıdır. Büyülü gerçeklik türünü diğer edebi türlerden ve kurgusal hikâyelerden ayıran ve belki de bu türün en dikkat çekici özelliklerinden biri, genellikle okuyucular tarafından olağanüstü ve anormal olarak karşılanabilecek öğeler ve durumların, bu tür eserlerde normal hayatın bir parçasıymış gibi tasvir edilmesidir. Bir başka deyişle, bu türdeki hikâyelerde gerçeklik, anormallik, olağanüstü ve doğaüstü iç içe geçmiştir. Yamashita’nın romanında bu türün öğelerinden en barizi ve belki de en ilginci olarak, 3 kola sahip olan Amerikalı iş adamı ve GGG isimli Amerikan şirketinin temsilcisi Jonathan Tweep gösterilebilir. Romanda Brezilyalı insanlar Tweep’in üçüncü koluna hayranlıkla bakıyorlar ve bunu Amerikalıların kendilerine göre daha gelişmiş olmasıyla bağdaştırıyorlar. Aslında sembolik bir değerlendirmede, Amerikalı iş adamının bu fazladan kolu Amerikan şirketlerinin ve Amerikan kapitalizminin başka ülkelerdeki doğal kaynaklara ulaşmadaki ve sömürmedeki üstünlüğüne, üstü kapalı bir göndermedir.
Bu roman, yüzeysel bakıldığında fantastik ögeler ve karakterleri olan, doğaüstü olayların gündelik normal hayatla birleştirildiği, büyülü gerçeklik türünün bir örneği olan sıradan bir kurgu hikâye olarak görünmesine rağmen bunun yanı sıra daha derin bir katmanda Yamashita’nın bu hikâyesi aynı zamanda çevreci ve eko-eleştirel bir yazı olarak da değerlendiriliyor. Yamashita, hiciv ve kara mizah tekniklerini de zekice kullanarak bu hikayede aslında modern ve küreselleşen dünyanın en büyük sorunları arasında yer alan; Kapitalizm, doğanın kazanç uğruna tahribatı ve yıkımı, sosyo-ekonomik eşitsizlik ve ekonomik emperyalizm gibi konuları, Brezilya ve Amazon yağmur ormanlarını olayların ve hikâyenin büyük çoğunluğunun geçtiği mekân olarak kullanarak bu sorunlara göndermeler yapıyor ve bu sorunları okuyucuların dikkatine sunuyor. Ayrıca, hiciv ve kara mizah tekniklerinin hikâyede kullanılmasındaki bir başka amaç ise bu tekniğin Yamashita’ya, üstü kapalı bir biçimde bu sorunları ele almasına olanak sağlıyor. Dahası, kara mizah kullanımı ve büyülü gerçeklik tekniğin birleşimi, her geçen gün gelişmeye ve küreselleşmeye devam eden dünyanın ve bununla birlikte ortaya çıkan doğa ve çevre tahribatı gibi ciddi sorunların topluma ve okuyuculara iletilmesini ve bu mesajın okuyucuda yarattığı etkiyi dolaylı yoldan daha etkili ve yoğun kılıyor. Hikâyedeki göndermelerin ve eleştirilerin en önemli odak noktalarından biri olan, J.B. Tweep’in hikayede Brezilya yağmur ormanlarının orta yerinde, ana maddesi plastik olan ve Matacão ismi verilen siyah, parlak ve gizemli bir tabakanın ortaya çıktığını ve bu maddenin ticari olarak kullanılıp ürüne dönüştürülebileceği fırsatını duyduktan hemen sonra Brezilya’ya gelip bu maddeden kazanç elde etmeye çalışması, Amerikalı İş adamı ve Ford şirketinin kurucusu Henry Ford’un 1920lerde Brezilya ormanlarında kauçuk üretmek için kurduğu küçük şehre ve ormanlara verdiği tahribatla benzerlik ve paralellik gösteriyor. Yamashita bu noktada çok uzun zamandan beri süregelen ve halen devam etmekte olan kapitalizmin ve büyük şirketlerin diğer gelişmekte olan 3.dünya ülkeleri ve doğal kaynak bakımından zengin ülkelerde gerçekleştirdiği ekonomik emperyalizme, kar amacıyla gerçekleştirdikleri doğa ve çevre tahribatına ve doğal kaynak sömürüsüne dair bir hatırlatma ve göndermede bulunuyor.
Dünyanın git gide küreselleşmesi ve kapitalizmin bu küreselleşmedeki rolü kitabında Yamashita’nın değindiği ve ele aldığı büyük ve önemli konulardan bir diğeri. Teknolojinin zamanla gelişmesi dünya üzerindeki ülke ve kültürleri birbirine daha da yakınlaştırıyor, bunun yanında küreselleşmenin kötü etkilerine de hikayede yer verilmiş. Küreselleşmenin ve Kapitalizmin bir yan ürünü olan popüler ve kitle kültürüyle birleşmesi, kendine özgü kültürlerin ve bu kültürlerin ürünlerinin dünya çapında standartlaştırılmasına ve bu özgün kültürel öge ve ürünlerin popüler kültüre dâhil edilip özgünlüklerini kaybetmelerine ve ayrıca kazanç amacıyla kapitalizmin birer ürünü haline gelmelerine sebep olmakta, hikayede bunun örneğini Yamashita, Mane Pena adlı karakterin şifalı kuş tüylerinin hastalıkları iyileştirici özelliğini keşfetmesi ve akabinde GGG şirketinin bu kuş tüylerini bir ürün haline getirip bütün dünyaya yaymasıyla gösteriyor. Aynı zamanda hikâyede Yamashita, oluşturulan bu yeni tüy ticaretini bir parodi olarak kullanarak yine kapitalizminin gerçek hayatta tüm dünyaya yaydığı ve kendisinin de özdeşleştiği ürünler olan, bugün dünyanın en ücra köşelerinde dahi kolaylıkla bulunabilecek, Coca-Cola ve tütün ürünlerine benzetiyor.
Hikayenin olay örgüsünün de takip ettiği pembe dizi formatının klişeleşmiş bir özelliği haline gelmiş olan şiirsel adalet kitabın sonunda Matacão’nun gizeminin çözülmesinde karşımıza çıkıyor. İronik bir şekilde, Matacão tabakasının aslında bölgedeki fabrikalardan çıkan sanayi atıklarının bir yan ürünü ve insan kaynaklı olduğu öğrenildiğinde, Matacão adlı tabakayı ve bu tabakayı çevreleyen gizem çözülüyor ve bu tabakadan elde edinilmiş bütün kar ve kazanç bu tabakanın çözünüp yok olmasıyla son buluyor.

Kaynakça

Yamashita, Tei, Karen. Through the Arc of the Rain Forest. New York: Coffee House Press, 1990.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Türkiye'nin en iyi hd film izle sitesi.
Seo'nun en iyisi Ankara Seo danışmanlığı
Türkiye'nin en iyisi replika saat